4 Ekim 2013 Cuma

Moskof Bakireleri ve Adnan Menderes




ATV'de yayımlanan "BEN ONU ÇOK SEVDİM" isimli dizinin de etkisi ile Adnan Menderes ve aşkları(!) yine gündemde. Şu ana kadar yayımlanan bölümlerinde dizi, Adnan Menderes'in sadece Ferit Alnar'ın karısı Ayhan Alnar (Aydan) ile aşk(!) yaşadığını ve çok da hayran olunası, asil  bir aşk yaşadıklarını gösteriyor.

Pekiyi, gerçekler böyle mi? Kendisi aslında Sabetayist bir gizli Yahudi olan Adnan Menderes'in aşk(!) yaşamına bakılınca sadece Ayhan Aydan ile değil, evli-bekar onlarca fahişe ile aşk(!) yaşadığı görülüyor. Bunlardan biri de "Moskof Bakireleri" denilen dört kız kardeşten biri olan Suzan Sözen... Aşağıya alıntılayacağımız yazı, Suzan Sözen'in yakın arkadaşı Leyla Umar ile yapılan bir röportaj... 


Söz konusu TV dizisinin senaristleri Menderes'in diğer aşk(!)larından bahis edecekler mi, edeceklerse onların kocalarını da ruh hastası gösterecekler mi, hangi birine nasıl kılıf uyduracaklar da Adnan Menderes'in olmayan onurunu kurtaracaklar bilmiyoruz ama toplum olarak artık araştırıyoruz ve her meselede gerçekleri bilmek istiyoruz. İşte o röportaj... [Köşeli parantez içindeki bilgiler Akademi Dergisi tarafından yazılmıştır.] 


***


Suzan ve kardeşlerine 'Moskof bakireleri' derlerdi


Gerçek Adnan Menderes'i anlatın! Kafanızdan, gerçek dışı Menderes portresi uydurmayın! (Ben Onu Çok Sevdim)



(...) Adnan Menderes-Suzan Sözen ile hem de kocası emniyet müdürü Fethi Avni Sözen'in "izniyle" aşk yaşamadı mı? Emniyet Müdürü Sözen'in bu nedenle Gümüşhane ataması durdurulup İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı yapılmadı mı?

Aksini söyleyen varsa hodri meydan!

Yassıada Mahkeme tutanakları kapı gibi orada duruyor. Suzan Sözen'in verdiği ifadeyi yok mu sayacaksınız: “Kocam Ferit Sözen, o tarihte İstanbul Polis Okulu’nda hoca idi. Gümüşhane’ye tayin edildi. Gitmedik. Burada kalmak için çok çalıştık. Menderes’e bu işi yaptırmanın çarelerini aradım. Bir gün Tarabya’da, Piliç Osman’la tanıştım. Bize Başbakan’ı çok iyi tanıdığını ve Menderes’le tanıştırabileceğini söyledi. Ertesi gün, Menderes telefon ettirdi ve imzalı kitabımı istetti. Kocama sordum, muvaffak etti. Bu şekilde tanıştık, eve gelmeye başladı. O geleceği vakit, kocam hasta dahi olsa evden çıkardı. Pencerede parolamız vardı. Kocam anlardı, dönerdi.”

Maçka'daki Belveder Apartmanı'nın dili olsa da bu gerçekleri bir bir anlatsa...

22 Eylül 2013 Pazar

Oğlu her şeyi kabul ve itiraf etti; Adnan Menderes Sabetayist bir gizli Yahudiydi



9 günlük bayram tatili benim için rahat okumalara fırsat olur. Marc David Baer'in yazdığı 'Selanikli Dönmeler' yıllardır üzerinde çalıştığım, düşündüğüm bir konu olunca satır satır eğildim. Notlar aldım. Birçok yeni bilgi edindiğim halde doğrusunu söylemek gerekirse Baer'in kitabı beni tam olarak tatmin etmedi. Ne zaman Sabetayizmle ilgili şöyle dört başı mamur bir kitap çıkacak diye de düşündüm. Baer'in titiz çalışması bile mevcut soruların birçoğunu cevaplamıyor. O halde ben de Sabetayizm araştırmalarında nereye geldik ve Baer'in kitabı hangi yeni bilgileri ilave ediyor, sizin için kaleme aldım. Tarih yazımımızı tepetaklak okumaya hazır mısınız?

Marc David Baer'in kitabı

(Selanikli Dönmeler / Doğan Yay. 2011) aklımızdaki soruları cevaplamaya yetmiyor. Çünkü sabetayizm Türk tarihinde yok sayılmış bir disiplin! Ve o kadar çok soru birikti ki...

Dinsel ritüelleri halen devam ettiriyorlar mı? Örneğin 18 emir halen ihlal edilemez kurallar mı?

Cemaatin lideri tek kişi mi, yoksa her kolun ayrı bir lideri mi var?
1900'lü yılların başında olduğu gibi ortak bir sandıkları var mı? Karar defterleri var mı?
Cemaatin mensubu kaç kişi?

Yeni kuşak, Sabetayist kimlikten ne kadar haberdar? Sorular uzayıp gidiyor...

Asıl mevzuya ise bir türlü giremiyoruz. 1600'lü yıllarda yaşamış Sabetay Sevi'nin öğretileriyle günümüzü birleştiremiyoruz.

Anadolu'da gizli din yaşayan onlarca cemaat var. Halen var. Gidin Trabzon köylerinde gizli Hıristiyan görünürde Müslüman olan köylüler bulursunuz. Sabetayizmin önemi yönetici sınıfın onlardan oluşmasıdır. İktidar, finans, eğitim, kültür ve sanatta hep onların sözü geçti. O zaman akıllara şu soru geldi: Bir kast sistemi mi var?

Kimi tarihçi, gazeteci, aydın bu soruyu önemsiz buldu kimi ırkçılıkla suçladı. Oysa yakın tarihimize samimiyetle bakan ve Türkiye'yi anlamak isteyen her kişinin aklını başından alacak ilginçlikte bir konudur.


MENDERES'E 'İTİRAZINIZ VAR MI' DİYE SORDUM

Adnan Menderes 'İdam edileceksin.' diye uyarılmıştı



“2000’li yılların başında bir yaz günüydü. Vazifeli olduğum Tatvan Saadet Camii içinde Sıbyanların dersindeyken birisi cami içerisine girdi ve dedi ki “Hocam dışarıda sarıklı, sakallı bir zat sizi çağırıyor.”

Çıktım baktım ki Bitlisimizin Nurşen(Güroymak) ilçesinden Şeyh Abdurrahman Taği (k.s) ailesinden birisi. Yanına vardım. Selam ve hasbühalden sonra bana sordu:

“Sen Mela (Molla, Hoca) Mesut musun?”
Ben de,“evet” dedim.

Ardından,“Sen Süleymancı mısın?”diye sordu.

Ben de,“Hayır efendim. Ben Süleymanlıyım; elhamdülillah!”deyince,

“Süleymancı nedir? Süleymanlı nedir?” diye sordu.

Cevaben:“Süleymancı din, mezhep, meşrep v.s manalara gelmesi muhtemel bir durumdur. Fakat Süleymanlılık bir aidiyettir. Bizim dinimiz İslam, mezhebimiz Ehl-i Sünnet vel-Cemaat, meşrebimiz Nakşîliktir. Hem Süleymanlılık Kamil ve Mükemmil bir Mürşide intisabdır.” dedim.
Bu sözlerime daha çok memnun oldu.

Yapmış olduğum açıklamaya müteakip (Daha sonra 1968 yılında vefat eden Şeyh Nasır Kocaman’ın oğlu Şeyh Abdullah KOCAMAN olduğunu öğrendiğim) bu zat şöyle dedi:

“Senin Şeyhin Süleyman Hazretleri ile de alakalı benim yanımda bir hatıra vardır. Ben yaşlı ve hasta bir adamım sana bu hatırayı anlatayım.”
Devamla,“Sen İstanbul’da lezzet lokantası var bilir misin?” diye sordu.

“Bilirim” dedim.

Şöyle devam etti:

“50’li yılların sonuna doğruydu. Ben babam Şeyh Nasır ile beraber bir sağlık meselesinden dolayı İstanbul’a gitmiştik. Lezzet lokantasında Adnan MENDERES ile babam Şeyh Nasır sohbet ettiler."
Bir ara Menderes:‘Şeyhim İstanbul’da büyük âlim ve şeyh Süleyman Efendi(k.s) vardır. Seni onunla tanıştırayım mı?’ dedi.
Babamda ‘iyi’ olur dedi.

Derken Süleyman Efendi arandı. Ama gelmedi. Bu defa Başvekil aracını gönderdi. Süleyman Efendiyi getirdiler. Şeyh Süleyman (k.s) içeriye girdi. Oldukça heybetli sanki biraz da celalliydi ve bir Başvekile gösterilen tazim v.b hali göstermedi. Normal bir muamele gösterdikten sonra hal-hatır soruldu. Ardından Adnan MENDERES babam Şeyh Nasıra dedi ki:

‘Şeyhim, Süleyman Efendi bize kırgındır. Bizi barıştırır mısın?’

Bu söz üzerine Şeyh Süleyman Efendi (k.s) şecaatle:

'Menderes'le yattım, kocamı kurtardım'


Adnan Menderes'in aşk yaşadığı kadınlardan biri de Suzan Sözen'di


Genç bir kadın. Henüz 25 yaşında. Bir gece, bir davette başbakanla tanışıyor. Daha doğrusu başbakan onu uzaktan görüyor, elinden tutuyor ve bahçeye çıkarıyor. Sonra saatlerce dolaşıyorlar. Film gibi değil mi? Opera sanatçısı Ayhan Aydan ve Adnan Menderes’in tanışmaları aynen böyle cereyan ediyor...

Ancak Ayhan Aydan, bu ilişkiyle ilgili adeta sessizlik yemini etmişti. Birkaç istisna dışında kimseyle konuşmamıştı. Bunlardan biri eski bakan, yazar Yılmaz Karakoyunlu’ydu. “Hatırla Sevgili” dizisinin danışmanlığını da yapan Karakoyunlu, uzun uğraşları sonucunda Ayhan Aydan’la bir dizi görüşmede bulunmuş ve edindiği bilgilerle “Yorgun Mayıs Kısrakları” romanını yazmıştı.

Böylece biz de kendisiyle geçen hafta sonsuz bir suskunluğa gömülen Ayhan Aydan’ı yani Cumhuriyet tarihinin en gizemli kadınlarından birini konuşabilme fırsatı bulduk.

Çok zeki, asil ve aranılan bir kadındı

Cumhuriyet tarihinin en gizemli kadınlarından biriydi Ayhan Hanım. Siz onunla tanıştınız. Nasıl biriydi? 
Çok zekiydi. Sorduğum bir sorunun yanıtının başka hangi soruya varacağını tahmin eder, onu da kapsayarak konuşurdu. Müthiş bir gözlem yeteneği vardı. Hiçbir zaman gözü yaşlı olmadı. Yaşadıklarını anlatırken kendinden geçmedi. Vakur ve gururluydu. Ama en önemlisi olayları anlatırken, olayların içinde oturup çeperindekileri kendi etrafında döndürecek bir kabiliyete sahipti. Böyle bir kadından bir erkek çok hoşlanır. Çok da güzel bir kadındı. Tavırlarından da anlıyorsunuz ki her şeyiyle güzel bir kadındı. Ayrıca karşı tarafı kötüye kullanmayan... Ama darbe yemiş bir kadındı da. Bu darbe Adnan Bey’in diğer kadınla (Suzan Sözen) sürdürdüğü ilişkiydi...


Neden?

Adnan Menderes'in metresliğinden erotik kitap yazarlığına; Suzan Sözen



Türk Erotik edebiyatının anası sayılan Suzan Sözen, Adnan Menderes ile yaşadığı gayrimeşru ilişki nedeniyle edebiyat tarihinde yok sayıldı.

Yazdığı kitaplar değil, seks bağımlılığı ve erkekleri ayartan güzelliği konuşuldu.
Oysa o hep “büyük bir yazar” olmak istemişti.
İngilizce ve İtalyanca yayınlandı kitapları ama o yok sayıldı ve adı Millet Meclisi’nde gavur metres olarak anıldı.

Erotik özgürlükçü tutumu ve “topluma aykırı” davranışları nedeniyle Fransız erotik edebiyatının usta kalemlerinden Françoise Sagan‘a benzetilen Suzan Sözen, 2002 yılında vefat etti.

23 Ağustos 2013 Cuma

Adnan Menderes Sabetayist Kripto Yahudi Bir Aileye Mensuptu!


ADNAN Menderes'in eşi Berrin hanımın, meşhur Dr. Nazım beyin yeğeni olduğunu biliyoruz.
Dr. Nazım, ünlü ve ileri gelen Sabataycılardandır, İttihadçıdır ve İzmir suikasti hadisesinde idam edilmiştir.
Bilindiği gibi Sabataycılar üç büyük kabileye ayrılır ve bunların araları hiç iyi değildir; hattâ zaman zaman aralarında dehşetli kapışmalar, hesaplaşmalar olmaktadır. İzmir suikastinde mağdur olup okka altına giren Sabataycılar, Karakaşlara mensuptur; onları ezenler de Kapancıdır. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra da böyle olmuştur.

Peki Sabataycı aşiretler niçin kendi aralarında bu kadar şiddetle çekişiyordu? Bu savaşın ardında büyük menfaatler, ikbal hırsları bulunmaktadır. İslâm tarihine bakınız, Müslümanın Müslümana yaptığını gâvur yapmamıştır. Sünnilerle Şiiler arasında asırlar süren kanlı savaşlarda nice şehirler yıkılmış, ülkeler tahrip edilmiş, kesilen kellelerden tepeler yapılmıştır.

Sabataycıların Yakubiler kolu, Kapancılara karşı Karakaşları desteklemektedir. Son birkaç yılda Türkiye Sabataycıları içinde, kapalı kapılar ardında hayli gizli ve çetin müzakereler yapıldı, üç aşiretin ileri gelenleri anlaşmaya, uzlaşmaya çalıştılar, lakin anlaşamadılar. İsmini vermek istemediğim bir Sabataycının Cumhurbaşkanı seçilmesi isteniyordu. ABD dışişleri bakanı Madamın da desteği alınmıştı. Lakin birbirine rakip ve hasım üç dönme aşiretinin kurmayları bu hususta bir türlü uzlaşamadılar. Sabataycı aday dışarıdan da baltalandı ve ülkenin başına geçme hayalleri söndü.

Gelelim Berrin hanım ile Adnan beyin durumuna. Adnan Menderes aile içi bir izdivaç yapmıştır; Evliyazadeler ailesindendir; hanımı da aynı aileye mensuptur. İzmir suikastinde asılan Maliye nazırı Cavid bey Sabataycıların en mutaassıp kolu olan Karakaşlara mensuptur. Dr. Nazım bey de Karakaşlar'dan Berrin hanım ve Adnan Bey de... Bir bomba daha: 27 Mayıs darbesinden sonra asılan dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu da... Asılanlar Karakaş, asılmalarına yol açanlar Kapancı...

17 Ağustos 2013 Cumartesi

''Ben o heriflerin ayağına gitmem'' İbnül Emin Mahmut Kemal Emin

menderes
menderes

Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay, hâtıralarını anlatırken, İbnülemin Mahmud Kemal İnal Beyin "Son Sadrâzamlar" isimli eseri ile alâkalı olarak şunları söylüyor:

"Valiliğim sırasında bir gün Celal Bayar, Adnan Menderes ve bazı bakanlar İstanbul'a geldiler. Efendi Hazretlerini buraya getir diye Florya Köşküden haber gönderdiler. Derhal Mahmud Kemal Bey'e gittim ve durumu arzettim. Öfkeli bir tavırla,

— Ben o heriflerin ayağına gitmem! dedi.

Israr ettim, yalvardım, yakardım. Sonunda ikna etmeyi başardım. Bin naz ile ve söylene söylene Florya Deniz Köşkü'ne götürdüm. Yenilip içildiği, ileri geri konuşulduğu bir sırada Celal Bayar, ibnülemin Mahmud Kemal Bey'e dönüp dedi ki:
— Efendi! "Son Sadrâzamlar" adındaki eserinizi okudum. Hakikaten güzel yazmışsınız. Lâkin hep Osmanlı döneminin sadrâzamlarını (Başbakanlarını)
anlatıyorsunuz! Acaba, bir eser daha kaleme alsanız, orada da Cumhuriyet devrininin başvekillerini, cumhurbaşkanlarını yazsanız nasıl olur?


16 Ağustos 2013 Cuma

Adnan Menderes ve Recep Tayyip Erdoğan dönemleri arasındaki benzerlikler

Adnan Menderes dönemi
Adnan Menderes dönemi

Hala daha, Tayyip'in neden 300 koruma ile korunduğunu, TSK'daki muhalif paşaların ve medyadaki muhalif gazetecilerin neden Ergenekon bahanesi ile içeriye doldurulduklarını, Yeni Osmanlıcılık söylemlerine kartelin hiç tepki göstermeyip neden bir de destek olduklarını, Mavi Marmara'nın ve Davos'un neden sahnelendiğini anlamayanlarımız kaldı mı aramızda?

ABD ve İsrail'in Tayyip'i iyice yükselterek, Ortadoğu'nun Müslüman halklarına bile kahraman gibi tanıtarak hatta gerekirse halifelik bile kurarak ne denli büyük hesaplar içinde olduklarını anlamayan kaldıysa eğer gidip bir doktora gözüksünler...

Anlayanlar da daha da iyi anlayabilmek için;
- Adnan Menderes ile Tayyip devri arasındaki benzerlikleri,
- Menderes devrinde ABD başkanı Truman'ın Komünizm ile mücadele gereği, hızla Komünizme kayan Türkiye'de dini engellerin kaldırılmasını ve denge kurulmasını emir ettiğini, hatta menderes'den öncede bu niyetle hareket edilmeye başlandığını ve İmam hatipleri İsmet İnönü'nün açtığını,
- O zamanın Türkiye'sinde dini engellerin kaldırılmasında, eşcinsel ve Sabetayist Yahudi Adnan'ın kendi kararının olmadığını,
- Menderes'in baş danışmanı Ahmet Salih Korur'un da aynı Truman gibi üst düzey bir mason olduğunu, maşrık-ı azam olduğunu, Korur'un aslında imkansız olduğu halde yassıada duruşmalarında beraat edip vazifesine, maşrık-ı azamlığa devam ettiğini,
- İçinde bulunduğu şartlar itibari ile Adnan Menderes'in dine yönelik yasakları kaldırmak noktasında istese de başarılı olamayacağını,
- Devrin cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın Siyonist bir Yahudi olduğunu, Osmanlı'yı yıkmak için dağa çıkıp teröristlik yaptığını, Bursa'da Siyon okulunda okuduğunu, kendisi gibi İslam düşmanı İsmet paşa ile husumetinin sadece iç çekişme olduğunu,

Bu bilgiyi gömün!



Sözde, Menderes, İsmet İnönü gibi birini devirmiş... Sözde, Menderes, Mustafa Kemal'in devrimlerine karşı sessiz devrim yapmış...

Eğer hal böyle ise, neden İsmet İnönü gibi ağzından Allah kelamıı bile çıkmayan biri, sözde İslamcı menderes'in güpegündüz Başbakanlık eskortları ile zinalara gitmesine, hatta kocaları evdeyken bu kadınların evlerine zina etmeye gitmesine hiç ses etmemiş? Aynı anda onlarca metresi olmasına neden tepki koymamış?

İsmet İnönü'ye;

- Efendim! Bu çok büyük bir açık. İki günde alaşağı ederiz artık Menderes'i...

diyenlere neden İsmet İnönü;

- Böyle bir şeyi ne ben duydum. Ne siz söylediniz. Bu bilgiyi gömün.

demiş?

Aynı bu gün olduğu gibi o gün de yaşanan her şey bir tiyatro. İnönü devrilmedi. Menderes Atatürk devrimlerine karşı devrim falan yapmadı.

Menderes'in kendisi Sabetayistti. Kabineleri de Sabetayist, kripto Yahudi ve kripto Ermeni doluydu. 5816 sayılı Atatürk'ü koruma kanununu bile Menderes çıkarttı. Menderes devrinin Cumhurbaşkanı Celal Bayar bir Kripto Yahudiydi. "Bizim bu İslami serbestlik sağlayan kararlarımıza bakıp da şeriat geri gelecek diye sevinenler var. Şu çok iyi bilinsin ki biz şeriatı bir daha getirilemeyecek surette gömdük geçtik." mealinde konuşmalar yapıyordu bu kripto Yahudi Celal Bayar...

Peki dönen tezgah neydi?

Sabetayist Adnan Menderes soyadını değiştirmiş



Kripto Yahudi Adnan Menderes'in ilk soyadının ERtekin olduğunu ve -ER ekinin sabetaycı hain yahudilerde sıklıkla bir şifre olarak kullanıldığını belirtmiştik...

Şimdi Menderes'in memleketi Aydın'ın bu güne kadar ki belediye başkanlarına bakalım dedik... Dikkat çekici isimler var;
Aydın'ın ilk belediye başkanı, Fuat Şahin ERlaçin..
İkinci belediye başkanı ise Ahmet Emin ERkayın...
Hele bir tanesi var, M. Doğan UluERgüven... Hem "ulu" şifre hem de "er"...
Sökmensüer soyadı kadar olmasa da epey dikkat çekici... 

Ne tuhaf, yakın tarihimizde hem Müslüman ve Türk adı taşıyıp da hem de bu milletin dinine imanına, kültürüne, yaşam tarzına ve tarihine savaş açarsasına müdahale edenlerin hepsi birer birer Sabetaycı hainlerden çıkıyorlar...

Biz yanlışı nerede yaptık? Bu Yahudiler İspanya'dan kovulduklarında, vatansız kaldıklarında bunlara topraklarımızı açıp, sahip çıkıp, insani vazifemizi yaptık diye suçlu muyuz yani?

Hiç bilinmeyen gerçek yüzü ile ve özetle; Adnan Menderes kimdir

Adnan Menderes kimdir
Hiç bilinmeyen gerçek yüzü ile ve özetle Adnan Menderes kimdir


Adnan Menderes'in Sabetayist bir gizli Yahudi olduğu iddialarının, oğlu Aydın Menderes'e, Akşam gazetesi köşe yazarı Gürkan Hacır tarafından sorulduğunu...

Aydın Menderes'in, "Bu iddiaların kaleme alındığı kitapta yazılanlar doğru, kitap basılmadan önce bana da sorulsa idi daha fazlasını anlatırdım." dediğini...

Kısa bir müddet sonra Aydın Menderes'in ansızın fenalaşarak hastahaneye kaldırıldığını...

Hanımının, "Çok zaman kaybedildi... Yanlış teşhis konuldu ve çok zaman kaybedildi. Öyle olmasaydı kurtarılabilirdi." dediğini...

Adnan Menderes'in kabinelerinin Kripto Yahudi, Sabetayist ve Kripto Ermeni dolu olduğunu...

Atatürk'ü koruma kanunu diye anılan 5816 sayılı kanun maddesini Menderes'in çıkardığını...

Menderes'in, devrinin gerçek islam alimleri tarafından sevilmediğini ve hiçbir zaman tasvip edilmediğini...

Menderes'in Kamal Adıtürk ile neredeyse bacanak olacakken, son anda işin ters gittiğini...

Menderes'in 1934'te çıkan soy adı kanunu gereği soy adı seçerken "Ertekin" soy adını aldığını, en yakın arkadaşı Ethem'in Menderes soy adı almasından sonra, Adnan'ın da tekrar müracaat ederek Menderes soy adı aldığını...

Ethem Menderes ile Adnan Menderes'in yakın aile bireyleri gibi duran ilişkileri hakkında çok ağır iddiaların bulunduğunu...

Menderes'in aynı anda onlarca sevgili ve metresi bulunduğunu...

Bu güne değin en çok tıklanılanlar