14 Şubat 2012 Salı

Koca dava adamı intihar eder mi? Dava adamı gibi gözüken Sabetaycı ise eder; Ali Adnan Ertekin Menderes




Adnan Menderes Yassıada'da çok sayıda uyku hapını bir anda yutarak intihar etmeyi tercih etmişti. Kapıdaki nöbetçiler Menderes'in uykudaki halinde bir tuhaflık olduğunu fark edince derhal müdahale edildi ve midesi yıkanan Menderes kurtarıldı...

28 saat uyuduktan sonra ancak uyandırılabilen Menderes'in eçcinsel ilişki yaşadığı arkadaşı Edhem Menderes ile görüşmesine izin verildi...

Menderes, eğer bu davalardan kurtulabilirse, memleketi Aydın'daki çiftliğine yerleşip siyasetten tamamen uzaklaşacağını söyledi, soyadını aldığı Edhem'e... Ama bu sözleri söylerken son gelişmelerden haberi bile yoktu...

O ölümle mücadele verirken Yassıada mahkemesi son kararları açıklamış ve 15 kişiyi idama mahkum etmişti bile... Milli Birlik Komitesi de kararları onaylayınca Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan gece üçe doğru idam edilmişlerdi... (Fatin Rüştü Zorlu da Adnan Ertekin Menderes gibi sabetayistti. Tevfik Rüştü Aras'ın kızı ile evlenmişti.. Türkiye tarihinin en büyük hırsızlık çetelerinden birini kurması ve yüzde on komisyon ile iş çözmesi ile tanınmıştı... )

Artık Menderes için her şey çok geçti...
(Tıpkı Erdoğan için her şeyin çok geç olması gibi...)

11 Şubat 2012 Cumartesi

Selanikli dönmeler (sabetaycılar) hakkında ne biliyoruz?

izmir adnan menderes
izmir adnan menderes

9 günlük bayram tatili benim için rahat okumalara fırsat olur. Marc David Baer'in yazdığı 'Selanikli Dönmeler' yıllardır üzerinde çalıştığım, düşündüğüm bir konu olunca satır satır eğildim. Notlar aldım. Birçok yeni bilgi edindiğim halde doğrusunu söylemek gerekirse Baer'in kitabı beni tam olarak tatmin etmedi. Ne zaman Sabetayizmle ilgili şöyle dört başı mamur bir kitap çıkacak diye de düşündüm. Baer'in titiz çalışması bile mevcut soruların birçoğunu cevaplamıyor. O halde ben de Sabetayizm araştırmalarında nereye geldik ve Baer'in kitabı hangi yeni bilgileri ilave ediyor, sizin için kaleme aldım. Tarih yazımımızı tepetaklak okumaya hazır mısınız?


Marc David Baer'in kitabı
(Selanikli Dönmeler / Doğan Yay. 2011) aklımızdaki soruları cevaplamaya yetmiyor. Çünkü sabetayizm Türk tarihinde yok sayılmış bir disiplin! Ve o kadar çok soru birikti ki...
Dinsel ritüelleri halen devam ettiriyorlar mı? Örneğin 18 emir halen ihlal edilemez kurallar mı?
Cemaatin lideri tek kişi mi, yoksa her kolun ayrı bir lideri mi var?
1900'lü yılların başında olduğu gibi ortak bir sandıkları var mı? Karar defterleri var mı?



Cemaatin mensubu kaç kişi?
Yeni kuşak, Sabetayist kimlikten ne kadar haberdar? Sorular uzayıp gidiyor...
Asıl mevzuya ise bir türlü giremiyoruz. 1600'lü yıllarda yaşamış Sabetay Sevi'nin öğretileriyle günümüzü birleştiremiyoruz.
Anadolu'da gizli din yaşayan onlarca cemaat var. Halen var. Gidin Trabzon köylerinde gizli Hıristiyan görünürde Müslüman olan köylüler bulursunuz. Sabetayizmin önemi yönetici sınıfın onlardan oluşmasıdır. İktidar, finans, eğitim, kültür ve sanatta hep onların sözü geçti. O zaman akıllara şu soru geldi: Bir kast sistemi mi var?
Kimi tarihçi, gazeteci, aydın bu soruyu önemsiz buldu kimi ırkçılıkla suçladı. Oysa yakın tarihimize samimiyetle bakan ve Türkiye'yi anlamak isteyen her kişinin aklını başından alacak ilginçlikte bir konudur.



MENDERES'E 'İTİRAZINIZ VAR MI' DİYE SORDUM

Adnan Menderes, Metresi Ayhan Hanım’ı babasından ister gibi kocasından istedi



’Büyük aşkın’ bilinmeyen ayrıntıları!

'Menderes, Ayhan Hanım’ı babasından ister gibi kocasından istedi'

Opera sanatçısı ve Adnan Menderes’in ’büyük aşkı’ Ayhan Aydan, dün son yolculuğuna uğurlandı. Aydan’ın ölümüyle bir dönem de kapandı. Yazar Yılmaz Karakoyunlu bu tarihi aşkı, ’Yorgun Mayıs Kısrakları’ eserinde su yüzüne çıkmamış ayrıntılarıyla kaleme almıştı. İşte kitaptan çarpıcı anılar...

Perşembe günü 85 yaşında İzmir Alaçatı’da hayatını kaybeden Ayhan Aydan kuşkusuz Türk operasının en önemli seslerinden biriydi. Ancak adını asıl duyuran, Adnan Menderes’le yaşadığı aşk oldu. Korkunç Yassıada Günleri’nde sevdiği adamı, herkesi tir tir titreten Başyargıç Salim Başol’un karşısında “Ben bu adamı sevdim hâkim bey, siz sevginin ne olduğunu bilir misiniz?” sözleriyle savunacak kadar güçlüydü aşkı. Ve aynı ölçüde karşılıklıydı. Adnan Menderes, evli olmasına rağmen ilişkisini saklamadı. Hatta “Yorgun Mayıs Kısrakları” adlı anı romanı kaleme alan Yılmaz Karakoyunlu’nun deyimiyle, “Babasından ister gibi istedi, Ayhan Hanım’ı kocasından...” Menderes’in asılmasının ardından neredeyse yarım asır sürecek bir sessizliğe gömülen Ayhan Hanım, ilk kez Karakoyunlu’ya anlatmıştı anılarını. İşte kitaptan yasak aşkın en mahrem ayrıntıları...

Evliliği nihayete erdireceğim

Ayhan Hanım eşinden (Orkestra şefi olan Hasan Ferit Alnar) boşanmak istiyordu. Adnan Bey de aynı fikirdeydi. Ve Adnan Menderes, “Ferit Bey’le bizzat görüşeceğim” diyordu. Görüştü de (Başbakanlık makamında)... Menderes, Ferit Bey’i kapıda karşılamış, oturuncaya kadar da ayakta beklemişti. Söze Ferit Bey başlamıştı: “Bahsedeceğiniz meseleye birkaç gün önce vakıf oldum. Bir tesadüf bende bu sarsıntıyı yarattı. Doğrusu bu ilişkiyi daha duygu safhasındayken bilmek isterdim.”

Adnan Bey’in ikram ettiği sigarayı aldı ama yakmadı. Kül tablasının yanına koydu: “Bu ilişkiyi sadece sizin cesaretinizin sağlamış olmasını mümkün görmüyorum. Ayhan’ın kolayca farkına varılmayan bir apaş yanı vardır. Münasebetlerinizin çok ilerlediğini ve hatta ev halkının desteğini bile aldığınızı öğrendim. Evliliğin nihayete erdirilmesi için avukatıma talimat verdim. En kısa sürede bu karar alınacaktır. Bu arada sizin de ziyaretlerinizi seyrekleştirmeniz hepimizin haysiyeti açısından takdire şayan davranış olur.”

Adnan Bey ne diyeceğini şaşırmıştı. İnisiyatifi Ferit Bey ele almış ve görüşmeyi istediği gibi sonuçlandırmıştı. Adnan Bey bu görüşmeyle ilgili olarak arkadaşı Ethem Bey’e, “Beni hiç yormadı. Hiçbir ricama hacet kalmadan istediklerimin hepsini verdi. Ama beni görüşmekten men etti” demişti...

İnönü: Gömün bu bahsi

Bu yapılan ayıptır. Aşka haksızlıktır. Zina gizleniyor, adı da aşk oluyor; Adnan Menderes'in iğrenç ve gerçek yüzü...


Menderes’in Zinasını “Aşk” Diye Yazıyorlar!.. Necati Doğru
Yazı ve şiir tarihi boyunca ne kadar çok tarifi yapıldı: Bir eylem. Bir saldırı. Bedensel ihtiyaç. Ruhsal yücelme. Bir av. Duyguyu metalaştırma. Kirlenmenin bir başka yolu. Hürriyetten kaçmanın bir başka aracı. Kendini esir kılmanın cinneti.
Bir duygu.
Bir oyun.
Hormonun dürtmesi.
Bir kişilik gösterisi.
Ruhsal bir problem. Bir mikro görüntü. Bir pataloji. Bir sahne oyunu. Kişinin özveri ihtiyacını; “Senin için ölebilirim” diye ifade edebilmesinin bir başka biçimi.
Saf sevgi.
Bir sahiplenme.
Tekelci bir ihtiras.
Bir bakıma sapıklık.
Aşırı ego şişmesi.
Kişinin “aklın ışığı dışına çıkarak” kendine biçtiği bir seneryo. Travmatik bir deneyim. Bir tür “terapi” diyen de var. Bence en iyi tarifi büyük şair Neyzen Tevfik; “Çıt işitsem gelen odur sanırım…” dizesiyle yapmıştır. Son 20 yıl içinde bizim gazetelerde bazı arkadaşlar; kendilerini “aşkın yazarı” olarak ilan ettiler. TV programları da yapıp, “aşkların belgeselini” makas-macun-kes-yapıştır yönetmiyle çektiler, çekiyorlar.

***

Varsın çeksinler.
Aşk yazarı olsunlar.
Kimseye zararı yok.
Fakat “İnsan Atatürk’ün aşkları…” derken dün gazetelere baktım eski başbakanlardan rahmetli olmuş “Adnan Menderes’in yarı yaşında bir opera sanatçısı kadına devlet desteğiyle kotarılmış zinasını” da cinsel amaç taşımayan saf sevgi unsurlarıyla bütünleşmiş bir yüce aşk diye yazdılar.
Ayıptır!
Aşka haksızlıktır.
Adnan Menderes, Başbakan ve evli, 50 yaşında…Yüzde 56 oy desteği almış, kendini yasaların, Anayasa’nın, yargının, yürütmenin, basının üzerinde “dev ayanasında” görürken ve arkasında bir yığın dalkavuk ordusu; “Beyefendi…. Beyefendi…” diye el pençe olurken, yine evli 25 yaşında bir opera sanatıçısı kadını bir davette görüyor.
Kadın güzeldir, dişidir.
Başbakan Adnan, çapkındır.
Ege’de toprak ağasıdır.
Aileden çok zengindir.
Çapkınlığı ile ünlüdür.

Kendisi Evli, Metresi Evli... Metresinden bir çocuk bekliyor ama bu arada İstanbul Emniyet Müdürünün eşini de metres ediniyor: Ali Adnan Menderes



Kendisi Evli, Metresi Evli... Kendinin zaten çocuğu var, metresinin de çocuğu var... Kendi 50, metresi ise 25 yaşında... Metresinden veled-i zina bir çocuk bekliyor ama bu arada İstanbul Emniyet Müdürünün eşini de metres ediniyor, bu adam(!) hiç ama hiç boş durmuyor ve bütün sefil/rezil yaşamına rağmen Müslüman gençliğe kahraman olarak tanıtılıyor: Ali Adnan Menderes...

Can Dündar'dan okuyoruz ve Adnan Menderes'in toplum ahlakını zedeleyecek, genç nesillere kötü örnek olacak bir çok yüz karası kötü hareketini "aşk" ve "sevgi" gibi insani kelimelerle örtmeye çalışmasını kınıyoruz... Menderes'in, metresi Ayhan Aydan'ın hamileliği sırasında yine evli olan İstanbul Emniyet Müdürünün eşi ile de ilişkiye girmesini hiç yorumlamamasını da manidar buluyoruz...

_____

Ayhan Aydan
82 yaşındaki Ayhan Aydan, Menderes'in resmini başucunda saklıyor Her akşam onun için dua ediyorum

Bir dönem Başbakan'ın sevgilisi olmuş Ayhan Aydan, hâlâ onun resmini başucunda saklıyordu. Gerekçesini "Sevgililer Günü"ne yaraşır, sade bir cümleyle açıkladı: "Onu çok sevdim!"
Uçağım İzmir "Adnan Menderes" Havaalanı'na iniyor. Birazdan, havaalanına adını veren Başbakan'ın sevgilisiyle buluşacağım. Ayrılmalarından tam 50 yıl sonra...
1990'da "Demirkırat" belgeselini yaparken aramıştık.
Görüşmek istememişti.
Sonraki yıllar boyunca hem kendisinin, hem Menderes'in akrabalarıyla, yakın arkadaşlarıyla konuştum. Ona dair anıları dinledim. 
Adnan Menderes'le aşklarına dair yazılan romanları okudum, sahnelenen oyunları seyrettim.
Yassıada tutanaklarını, gazete haberlerini elden geçirdim.

Gazetecilere yasak kapı
Herkes öykünün bir kısmını biliyordu. Lakin bütün verileri bir araya toplayınca ortaya gerçekten trajik bir aşk hikâyesi çıkıyordu.
Geçen 15 yılda konuya ısrarlı ilgim karşısında birkaç kez telefonla görüşmeye razı olmuştu.
Yüz yüze görüşme ise, nihayet ılık kış güneşinin ısıttığı bugün İzmir'de gerçekleşecekti.
Alsancak'taki deniz manzaralı dairenin kapısını çaldığımda heyecanlıydım.
Bir dönemin tanığıydı içerideki kadın...
Üstelik o dönem kapandıktan sonra kendisi de içine kapanmış, o dönem hakkında konuşmayı, anılarını yazmayı hep reddetmiş, fotoğraf çektirmemiş, evine gazeteci sokmamış, ısrarla susmuş, susmuştu.
Bir ayrıcalığı yaşadığımın farkındaydım.
Rahatsızdı. Geniş, ışıklı salonun kanepesinde uzanmıştı. 
Çıkık elmacık kemiklerinin biçimlendirdiği yüz örtüsü yılların yorgunluğunu ele verse de, yarım asır önce opera sahnelerini titreten billur sesi tazeliğini koruyordu.
Evin duvarlarında, 50 yıl önce Başbakan'ı baştan çıkaran o Ava Gardner çehresi gülümsüyordu. Bir de yağlıboya tablolarla son eşinin fotoğrafları...
Sehpalarda biblo filler vardı; başucunda her daim yanında olmuş vefakâr arkadaşları...
Servete boğulmuş bir mazi alameti yoktu ortalıkta; tersine tevazuun işaretleri vardı.

Suskun kahraman
Sırlarını mezara götürmeye yeminli insanlara saygım sonsuzdur.
Asla üstelemem. Mahremiyete girmem.
Ancak "Ayhan Aydan-Adnan Menderes ilişkisi", bir askeri müdahalenin hem de son derece sakil bir şekilde alenileştirdiği bir aşk...
Üstelik kahramanları sustukça dedikodunun pençesine düşmüş, yalan yanlış nakledilmiş, tarihe eksik kaydedilmiş bir ilişki...
Belki de bu görüşmeyi, samimiyetimin inandırıcı bulunması kadar, o yanlışların düzeltilmesi arzusuna da borçluydum.
"Nostaljik bir yolculuk" yaptık Ayhan Aydan'la...
82 yıllık bir ömrü, ilk basamaktan başlayarak adım adım tırmandık.
Sopranoluk günlerinin fotoğraflarına bakarken "Ne güzel günler geçirdik. Ah, gitti gençlik" sızlanması döküldü ağzından...
Bir fotoğrafta, Yassıada'da sevgilisine arkasını, hâkimlere önünü dönmüş bir şekilde "Adnan Menderes'i evli olmasına rağmen büyük bir aşkla sevdim" derken görünüyordu.
"Herkesin sustuğu dönemde bunları söylerken 'Başıma bir iş gelir' diye korkmadınız mı" dedim.
"Korkmadım" dedi ve ekledi:
"Bir iş gelecekse de Adnan Bey için gelsin dedim. Çünkü onu çok sevdim."

Gözyaşları
O sevgiyi hâlâ muska gibi yüreğinde taşıdığı belliydi.
Menderes'in fotoğrafı hâlâ yatağının başucundaydı.
Ve hâlâ her gün ona "Nur içinde yatsın" diye dualar ediyordu. 
Aydın Menderes'in "Ayhan Hanım'ın Yassıada'da Menderes'e olan sevgisine sahip çıkması, kendisini yücelten bir olaydır. Bütün Türk milletiyle birlikte ben de ailem de takdir ettik" sözlerini hatırlatınca gözleri doldu.
"Ağlattınız beni" diyerek mendiline davrandı.
Zaten bu imkânsız aşk, doğduğu günden beri neredeyse sadece gözyaşlarıyla sulanmıştı.
Çapkın Menderes polis takibinde...

4 Şubat 2012 Cumartesi

Adnan Menderes Sabetaycı Yahudi Bir Aileye Mensuptu


ADNAN Menderes'in eşi Berrin hanımın, meşhur Dr. Nazım beyin yeğeni olduğunu biliyoruz.
Dr. Nazım, ünlü ve ileri gelen Sabataycılardandır, İttihadçıdır ve İzmir suikasti hadisesinde idam edilmiştir.

Bilindiği gibi Sabataycılar üç büyük kabileye ayrılır ve bunların araları hiç iyi değildir; hattâ zaman zaman aralarında dehşetli kapışmalar, hesaplaşmalar olmaktadır. İzmir suikastinde mağdur olup okka altına giren Sabataycılar, Karakaşlara mensuptur; onları ezenler de Kapancıdır. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra da böyle olmuştur.

Peki Sabataycı aşiretler niçin kendi aralarında bu kadar şiddetle çekişiyordu? Bu savaşın ardında büyük menfaatler, ikbal hırsları bulunmaktadır. İslâm tarihine bakınız, Müslümanın Müslümana yaptığını gâvur yapmamıştır. Sünnilerle Şiiler arasında asırlar süren kanlı savaşlarda nice şehirler yıkılmış, ülkeler tahrip edilmiş, kesilen kellelerden tepeler yapılmıştır.

Sabataycıların Yakubiler kolu, Kapancılara karşı Karakaşları desteklemektedir. Son birkaç yılda Türkiye Sabataycıları içinde, kapalı kapılar ardında hayli gizli ve çetin müzakereler yapıldı, üç aşiretin ileri gelenleri anlaşmaya, uzlaşmaya çalıştılar, lakin anlaşamadılar. İsmini vermek istemediğim bir Sabataycının Cumhurbaşkanı seçilmesi isteniyordu. ABD dışişleri bakanı Madamın da desteği alınmıştı. Lakin birbirine rakip ve hasım üç dönme aşiretinin kurmayları bu hususta bir türlü uzlaşamadılar. Sabataycı aday dışarıdan da baltalandı ve ülkenin başına geçme hayalleri söndü.

Adnan Menderes'in paracıkları kapıcıya mı nasip oldu?


Holding kuran kapıcının sırrı

44 yıldır saklanan olayın perde arkası: "Adnan Menderes 27 Mayıs İhtilali'nden hemen önce sevgilisi Suzan Sözen'e para dolu bir paket yolladı."

EMANET PARA

"Sözen evde yoktu, paket kapıcıya emanet edildi. Darbe olunca kapıcı emaneti vermedi. O kapıcı şimdi büyük bir holdingin patronu.

Menderes'in emaneti ile holding patronu olan kapıcı kim?

1960 darbesinde tutuklanarak Yassıada'da asılan dönemin Başbakanı Adnan Menderes'in ihtilalden bir gün önce sevgilisi Suzan Sözen'e gönderdiği yüklü miktardaki parayı, Sözen evde olmadığı için teslim alan, sonra da bu parayı kendisine sermaye yaparak zengin olan eski kapıcı, bugünün ise holding patronu merak uyandırdı. Yeni Şafak gazetesi yazarı Şamil Tayyar dün köşesinde aktardığı bu tarihi olayla, "eski kapıcı - yeni patron" bu kişinin kimliği konusundaki polemiği başlattı. "Menderes'in kapıcısı nasıl holding patronu oldu" başlıklı yazısında Tayyar, Adnan Menderes, o dönemde sevgilisi olan Suzan Sözen ve Nişantaşı Ralli apartmanının kapıcısı arasındaki olayı şöyle anlattı: "...Yakın bir arkadaşım aradı, 'Yorgun Mayıs Kısraklarını okudun mu' diye sordu. ... 'Kitapta Adnan Menderes'in aşk arkadaşı olarak geçen Suzan Sözen'le ilgili bölümleri hatırlıyor musun' diye sordu. ... Bu sorgu sualin ardından anlatmaya başladı: 'Kitapta Adnan Menderes'in Suzan Sözen'le buluştuğu iki yerden söz ediliyor. Biri Ralli Apartmanı, diğeri Belveder Palas. Buraya kadar doğru. Ancak kitapta olmayan başka önemli bir konu var. Burada kapıcılık yapan bir şahıs var. Menderes, Suzan Hanım'ın yanına gelip giderken bu kapıcıyla tanışıyor. İhtilale yakın bir zaman, Menderes Suzan Hanım'a bir paketgönderiyor, içinde yüklü miktarda para varmış. Suzan Hanım evde bulunamayınca, paket kapıcıya bırakılmış. Menderes ihtilal olursa Suzan Hanım'ın mağdur olmaması için para göndermiş. Ancak kapıcı bu parayı Suzan Hanım'a vermemiş, bir süre sonra ihtilal olunca parayı arayan soran da olmamış..."

70 YAŞINDA MÜTEAHHİT

Adnan Menderes'te METRES boldu, evli-bekar fark etmezdi.


Çok büyük dava adamı olarak tanıtılan, sağ görüşün idollerinden biri haline getirilen, yıllarca dava gençliğine "büyük" olarak gösterilen Menderes'in fermuarı o kadar bozuktu ki...

____

ADNAN MENDERES’İN 55 YILDIR GİZLİ KALAN ‘MUKADDES’ EMANETİ

Ne muhafazakarlığı, ne de politikacılığı Adnan Menderes'i 'yasak aşktan' alıkoyabildi. Berrin Hanım'a rağmen başka kadınları da sevdi. İşte 55 yıl gizli kalan aşkın hikayesi, işte o aşka tanık mektuplar...

Ne muhafazakârlığı ne de politikacılığı Adnan Menderes’i ‘yasak aşktan’ alıkoyabildi. Berin Hanım’a rağmen başka kadınları da sevdi. Kimi Aydan Adan gibi günışığına çıktı. Kimileri ise ‘sır’ kaldı. Tempo, Adnan Menderes’in 1946 -1958 yılları arasında 12 yıl boyunca beraber olduğu Mukaddes Vaner’e yazdığı aşk mektuplarını buldu.
Adnan Menderes, Atatürk’ün yakın arkadaşı Vali Haydar Vaner’in kızı Mukaddes Hanım’la yaşadığı ilişkiye tam 100 mektup sığdırmış. TBMM antetli kâğıtlara eski Türkçe ile yazılan ‘aşk hasbıhalleri’ artık ‘mahrem’ olmaktan çıkıyor. Mukaddes Hanım’ın kızı Tülin Yalçınsu, Adnan Menderes imzalı aşk mektuplarını ‘meraklısına’ satmak istiyor.

Tutkun Akbaş/ Tempo Dergisi

“Adnan Menderes saat 09.25’te Tokatlıyan’dan çıkarak Tünel’de Markiz Pastanesi’nde kendisini beklemekte olan bir kadınla buluşarak, Asmalı Mescit, Şişhane yolu ile Atatürk Köprüsü’nü takiben Bozdoğan kemeri istikametinde yaya olarak bir gezinti yaptıktan sonra, aynı yoldan dönerek Atatürk Köprüsü başından 1557 sayılı taksi ile Şişhane yokuşu istikametinde gitmişlerdir. Bu kadının mühendis ölü Aziz Süver’in karısı, eski Konya valisi Haydar’ın kızı ve Çalışma Bakanı Sadi Irmak’ın baldızı Mukaddes olduğu ve İstiklal Caddesi’nde Olivo Pasajı’nda Merkez Olivo Apartmanı’nın 7 sayılı dairesinde iki çocuğu ve bir hizmetçisi ile oturduğu öğrenilmiştir.' Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü A. Demir imzalı Adnan Menderes’in her adımının izlenip kayda düşüldüğü raporun 24 Kasım 1946 Pazar tarihli olanı, bir aşka tanıklık ediyordu. Ve bu gizli aşk, gizli bir raporun sayfalarında ‘sararıyordu’. 55 yıldır ‘sır’ kalan hayat arkadaşlığının izini süren Tempo, Adnan Menderes’in 12 yıl sürdürdüğü aşkını ve sevgilisine yazdığı 100’e yakın mektubu buldu.

Mektuplar ve tanıklar ortaya koyuyor ki, Adnan Menderes, Mukaddes Hanım’a Berin Hanım’la evliyken âşık olmuş. Bu aşkı sonlandıran da Adnan Menderes’in Aydan Adan’a âşık olmasıymış.
Adnan Menderes, Mukaddes Hanım’la birlikte olmak için pek çok şeyi göze almış olmalı. Çünkü bu aşk başladığında ‘Başbakan’ değil, muhalefette bir milletvekiliymiş. Bu cesur aşkı ‘iktidar’ izlemiş ama Menderes’e karşı kullanmamış. Menderes muhalefetteyken başladığı ilişkisini iktidar olduğunda da sürdürmüş. Geçmişin siyasi terbiyesi de bir başkaymış.
Anlaşılan Mukaddes Hanım da cesurmuş. Çünkü Atatürk’ün Sivas Kongresi’nde yakın arkadaşı olan Musul ve Van Valisi Haydar Bey’in kızı olarak dönemin ‘sosyetesinin’ bir temsilcisiymiş. Türkiye’nin ilk mühendislerinden Aziz Süver’in karısı olarak da İstanbul’da ‘zenginliğin’ tadını çıkarmış. Ama geçimsizlik nedeniyle kocasından boşanmış. İki çocuğunun babası 1946 yılında ölünce, hayata ‘Adnan Bey’le yeniden başlangıç yapmış.

‘TBMM Özel’ ve ‘Başbakanlık Hususi’ damgalı bir aşk

Adnan Menderes'in Metreslerinden Ayhan Aydan Kimdir?


Opera sanatçısı Ayhan Aydan, İzmir'in Çeşme ilçesi Alaçatı beldesindeki evinde vefat etti. Solunum yetmezliği hastalığı bulunan 85 yaşındaki Aydan, öğle saatlerinde yaşamını yitirdi. Adı hep Adnan Menderes ile yaşadığı yasak aşkla gündeme gelen Ayhan Aydan'ın cenazesinin Cuma günü kılınacak namaz sonrası Alaçatı'da defnedileceği öğrenildi.

AYHAN AYDAN KİMDİR?

1924 yılında doğan, Ankara Devlet Konservatuarı Opera bölümünden mezun olan Ayhan Aydan, Figaro´nun Düğünü operasındaki rolüyle adını duyurdu. 19 yaşında, orkestra şefi Hasan Ferit Alnar'la evlendi ve bu evlilikten bir oğlu oldu. Ancak Ayhan Aydan’ın hayatı asıl 1949 yılında bir toplantıda Adnan Menderes ile tanışmasıyla değişti. Aydan 27 Mayıs darbesinin ardından Yassıada duruşmalarına çağırıldı. Aydan mahkemede Adnan Menderes´den sahip olduğu bebeği öldürmekle suçlandı. Duruşmalarda aşkını doğrulayan ancak bebeği doğum sırasında kaybettiğini anlatan Aydan, o dönemdeki cesur duruşuyla dikkat çekti.

“Karını boşa, ben alacağım!” Adnan Menderes


Adnan Menderes’i tanıyalım.

İşte bir Adnan Menderes klasiği; bir çok kere evlilik dışı yasak ilişki(zina) yaşamış. Hem de devletin ve milletin paralarıyla bunlara evler de almış. Yetmemiş evli kadınlarla bile zina etmiş. Hem de kocalarının evde olduğu zamanlarda... Hem de resmi araçlarla, eskortlarla gitmiş bu zina törenlerine...

Günümüzde Tayyip Erdoğan’ın biz Müslümanlara çok büyük bir lider gibi gösterilmesi gibi o zamanlarda da Adnan Menderes halka kurtarıcı, büyük dava adamı gibi sevdirilmişti… Oysa Adnan Menderes hem aile bağları olarak Yahudi kökenliydi, Sabetaycıydı hem de yaşam tarzı olarak gayr-i İslami hatta gayr-i insani idi…

Artık ülkemizde Müslümanların popülist bakış açılı değerlendirmeleri bir kenara bırakıp gerçekçi bir tarih ve dava anlayışına sahip olma zamanı geldi de geçti bile…

_______

Adnan Menderes'in Ayhan Aydan dışında aşk yaşadığı kadınlardan biri de Suzan Sözen'di...

Genç bir kadın. Henüz 25 yaşında. Bir gece, bir davette başbakanla tanışıyor. Daha doğrusu başbakan onu uzaktan görüyor, elinden tutuyor ve bahçeye çıkarıyor. Sonra saatlerce dolaşıyorlar. Film gibi değil mi? Opera sanatçısı Ayhan Aydan ve Adnan Menderes'in tanışmaları aynen böyle cereyan ediyor...

Ancak Ayhan Aydan, bu ilişkiyle ilgili adeta sessizlik yemini etmişti. Birkaç istisna dışında kimseyle konuşmamıştı. Bunlardan biri eski bakan, yazar Yılmaz Karakoyunlu'ydu . "Hatırla Sevgili" dizisinin danışmanlığını da yapan Karakoyunlu, uzun uğraşları sonucunda Ayhan Aydan'la bir dizi görüşmede bulunmuş ve edindiği bilgilerle "Yorgun Mayıs Kısrakları" romanını yazmıştı.

Böylece biz de kendisiyle geçen hafta sonsuz bir suskunluğa gömülen Ayhan Aydan'ı yani Cumhuriyet tarihinin en gizemli kadınlarından birini konuşabilme fırsatı bulduk.

Bu güne değin en çok tıklanılanlar